Şimdi ne yapacaktı kelebek?Güzelliğiyle göz boyayan dünyanın bütün kiri üzerine yapışmıştı sanki.Gök yarılsa,fırtına kopsa,denizler taşsa yinede hiç bir su damlası temizleyemezdi küçük kelebeğin gözlerindeki o kederi.
Masumdu kelebek.Bir köşe başına sinip sessizce ağlayacak,hıçkırıklarını bastıracak ve asla pes etmeyecek kadar da güçlüydü.Ne var ki kader bir türlü gülmedi güzel gözlü küçük kelebeğin yüzüne.
Evvel evvel zaman önceydi, bir bebek doğmuştu.Anne kokusu bilmeyen,baba şefkati görmeyen.Şimdi bütün dünya ağzından çıkacak her bir kelimenin acısını yüreğinin en derininde hissedecekti.Çünkü;suçsuzdu küçük kelebek,masumdu.Tek isteği anne kokusuydu fakat dünya bu isteği gerçekleştirmeyecek kadar çirkinleşmişti.
O bebek büyüdü büyüdü,güzel gözleri nefretle bakar oldu.Bir söz söylese yakardı dinleyeninin canını.Ateş saçar olmuştu.Kalbi yangın yeriydi.Kim karışabilirdi ki küçük kelebeğe.Daha doğduğu an yazılmamış mıydı nefretle şekillenmiş kaderi.
(YAZI HAYATIMDAN ESİNTİ OLUP TAMAMEN BANA AİTTİR!)
0 comments:
Yorum Gönder